ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLAR (ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUKLARI)
Genel olarak okul çağı nüfusunun % 4 ünde öğrenme güçlüğü olduğu kabul edilmektedir. Öğrenme güçlüğü farklı şekillerde tanımlansada genel olarak bu öğrencilerin temel özelliğinin zihinsel kapasiteleri ile akademik başarıları arasındaki belirgin fark olduğu kabul edilmektedir. Bu fark öğrencinin görme ya da işitme yetersizliği gibi herhangi bir duyusal yetersizliğine, motor yetersizliğine, zihinsel, duygusal bozukluğunu ya da çevresel özelliklere bağlı olarak ortaya çıkmamaktadır.
Öğrenme güçlüğü; “dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma, heceleme ve matematik işlemleri yapmada yeteneği etkileyen; konuşmanın, okuma ve yazmanın yapılamaması ya da anlaşılamaması ile ilgili psikolojik süreçlerden bir ya da birkaçındaki bozukluk” olarak tanımlanmaktadır. Bu öğrenciler konuşmayı kullanma ya da anlama, yazma ya da okuma alanlarında problem yaşamakta, öğrenme güçlüğü terimi; algısal problemler, beyin zedelenmesi, okuma güçlükleri ve gelişimsel afazi gibi durumları da içermektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar sınıf ortamlarında iki temel özellikleri ile öğretmenlerinin dikkatlerini çekerler. Bunlardan birincisi, öğrencinin bir çok şeyi yapabilecek kapasitede görünmesi ancak bazı akademik alanlarda çok ciddi güçlük çekmesidir. Beklenen başarı ile var olan başarı arasındaki fark… Örneğin öğrenci matematikte başarılı olduğu halde Türkçe derslerinde başarısı belirgin derecede düşük olabilir. Bunlara ek olarak öğrencilerin çoğunluğu hafıza dikkat ile ilgili problemler yaşamakta bu problemler zihinsel becerileri normal ya da normalin üstünde olduğu halde akademik becerilerde başarısız olmalarına yol açmaktadır. Grubun çoğunluğunda; Öğrenmek için plan yapma, ödeve/işe başlama, ödevi/işi tamamlama olarak kısaca tanımlanabilen öğrenme stratejileri yetersizdir ya da başarılarını engelleyecek şekilde etkisizdir. Konuşulanları anlama, fonoloji ve iletişim boyutlarında güçlük çekmekte, kendilerini ifade etmede karşılaşılan güçlükler, öğrenme güçlüğü olan çocukların bir diğer özelliği olarak kabul edilmektedir. % 50 sinde dil ve konuşma problemleri mevcuttur. Görme, işitme gibi duyularla ilgili problemler olmamasına karşın görsel ve işitsel uyaranları anlama, hatırlama ve ayırt etme ve yorumlamada, harfleri, sözcükleri yazmada, tahta veya kitaptan kopyalamada ve karmaşık yönergelere uymada sorunlar olabilmektedir. Bunların yanı sıra Küçük ve büyük motor becerilerde yetersizlikleri ortaya çıkabilir. Öğretmenlerin öğrenme güçlüğü olan çocuklarda gözledikleri önemli bir özellikte aşırı hareketli olabilmeleridir. Sosyal becerilerde de yetersizlikler görülebilmekte, içe kapanıklık, utangaçlık, yalnız olma, sosyal problemleri çözmede yetersizlik ve benzeri sosyal yetersizlikler görülebilmektedir. Bu özellikler çocukların akranları tarafından kabul edilmelerini engellemektedir. Organik, genetik ve çevresel faktörlerin öğrenme güçlüğüne yol açan olası faktörler olduğu açıklanmıştır. Organik faktörler, beynin gelişimindeki farklılığına bağlı olarak beynin büyüklüğünde ya da işlevlerindeki farklılık olmasını içermektedir. Okuma güçlüğü olan anne babaların çocuklarında öğrenme güçlüğü riski artması ve aynı yumurta ikizlerinde öğrenme güçlüğünün diğer kardeşlere göre daha fazla görülmesi genetik faktörlerin kanıtı olarak görülmektedir. Kötü beslenme, alkol, kokain, çevresel söylemler olarak adlandırılabilir. Öğrenme güçlükleri; okumada(dislexia) Yazmada(disgrafi) Matematikte(discalculi) Güçlük olmak üzere farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bazı çocuklar sadece bir alanda yetersizlik gösterirken bazıları birden fazla alanda yetersizlik gösterebilir. • Öğrenme güçlüğü tanısı konulmasının ardından hemen eğitime başlanmalıdır. Öğrenme güçlüğü olan çocuk nasıl öğreneceğini bilememekte, arkadaşları gibi etkili öğrenme stratejilerini kullanamamaktadırlar. Görevi/işi planlama, Çalışmaya başlama, bitirme, üçlemesinde güçlükler yaşamaktadırlar. Diğer çocuklar bir bilgiyi öğrenmek, hafızalarına alabilmek için bilgiyi prova eder, kendi kendilerine tekrar ederler. Oysa öğrenme güçlüğü olan çocuklar prova etme becerisini kullanamazlar. Hem okul hem de evde sosyal becerileri ödüllendirilmelidir.
Bu çocuklarımıza bir destek programı olan Berard Ait İşitsel Algı uygulaması ve Play Attention Görsel algı uygulaması ve Duyu bütünleme önerilmektedir. Yapılacak olan bu uygulamalar:
* Dikkati arttırır,
* Ders çalışma isteğini artırır,
* Konsantrasyon ve odaklanmayı artırır,
* Sınav kaygısını azaltır,
* Okuma yazma öğrenmeyi kolaylaştırır,
* İletişimi sağlayarak sosyal alanlarda kendini ifade etmesini kolaylaştırır.